18 Mart 2008 tarihinde Mix tarafından yazıldı. Evet güzel soru Rip nedir? Rip ne demek?
Öncelikle başlayacak olursak rip’in bilgisayar anlamı sıkıştırmak demektir. Rip işlemi bir hayli uzun süren ama iyi riplenen bir dosya 2-3 GB den 600-750 mb’ e indirilebilir..Ripli dosyanın kurulumu normal dosyaya kıyasla uzun sürer…
Riplemekteki amaç büyük boyutlu dosyaları küçülterek daha kısa sürede istenen dosyaya kavuşmaktır…Riplenirken boyut küçültmek için gereksiz yer kaplayan dosyalar silinir, bazen ses dosyaları silinebilir ( örnek: fifa spiker sesi ), görüntü kalitesi düşürülerek vb. yöntemlerle dosya boyutu düşürülür…
Günümüzde rip en çok oyunlarda olmak üzere, filmlerde, müziklerde karşımıza çıkmaktadır..
Şu an dünya çapında rip dosyaları ( oyunlar, filmler, müzikler )
partı download ettikten sonra, herhangi birisinden dosyaları sürükle bırak yaparak dışarı çıkarıyoruz...
Aşağıdaki resim:
Daha sonra rar dosyadan çıkan GTAiii klasörünin içinde kurma dosyası olan setup(bat) dosyasını tıklayarak çalıştırıyoruz ve bir kaç dakika kurulumu bekliyoruz... işlem bitince oyun artık oynamak için hazır demektir...
Kurulum
Partları açtıktan sonra içinde --BENİ OKU--dosyasındaki yazılanları uygulayın daha sonra kuruluma geçin burada karşınıza bir soru çıkacak " n " deyip ve devam edin. Ve işlem bitecektir iyi oyunlar
Ewet Arkadaşlar Call Of Duty Serisinin 2'inci oyununun uploadını sizlerle paylaşmak istedim 1'ini hemen hemen hepimiz oynamışızdır 2'inci seriside çok güzel kendim oynayıp uploadını yaptım tarafımca denenmiştir.
Minimum Sistem Gereksinimi
1, 4 GHz Prozessor (Celeron / Duron)
512 MB RAM
ATi Radeon 9200 / GeForce 4
Optimum Requirements
2, 5 GHz Prozessor (Athlon XP / Pentium 4)
1 GB RAM
ATi Radeon 9800XT / GeForce FX 5900
Red Ocean [Rip] | Tek Link | 170 Mb
——————————————————————————————————————
Yapımcı: Collision Studios
Yayıncı: Anaconda Game
Türü: Aksiyon
Çoklu Oyuncu: Yok
———————————-
Min. Sistem Gereksinimi
Windows 2000 (SP4), Windows XP/XP64 (SP2), Windows Vista
CPU 1.8 GHz
512 MB Hauptspeicher
DirectX 8.1 Grafikkarte mit 64 MB
DirectX kompatible Soundkarte
~800 MB freien Festplattenspeicher
CD-Rom Laufwerk
Aktuelles DirectX (9.0c
Önerilen Sistem Gereksinimi
Windows 2000 (SP4), Windows XP/XP64 (SP2), Windows Vista
CPU 3.0 GHz
1024 MB Hauptspeicher
DirectX 9.0 Grafikkarte mit 256 MB
DirectX kompatible Soundkarte
~800 MB freien Festplattenspeicher
CD-Rom Laufwerk
Aktuelles DirectX (9.0c
——————————————————————————————————————
İnceleme:
Bir süredir Rainbow Six’ten sıkıldınız. Artık daha farklı maceralar istiyor fakat karşınızda hep Rainbow’daki gibi atmosfer mi görmek istiyorsunuz? Bu farklı gibi görünen oyunlar arasında aslında önemli benzerlikler var. İkisinin de grafikleri harika, sesleri güzel, tek farkları yapımcıları farklı. Olsun, yine o Rainbow tadını almak isteyenler, bu oyuna yapışabilirler. İsterseniz hemen incelemeye geçelim, oyunumuz neymiş, ne değilmiş öğrenelim . . .
Senaryomuz da İlginç
Oyunumuzda yönettiğimiz karakterin adı Jack Hard. Jack, dalgıçlık okulu sahibi, buna rağmen aç gözlü bir hazine avcısı ( dalgıçlık okulunun getirdiği para nesine yetmiyorsa ) Karakterimiz de gelişen ilginç bazı olaylar sonucunda kendisini okyanusun derinliklerinde konuşlanmış bir üste bulur. Orada dönen olayları anlamak ve yaşamak için planlı bir şekilde üste harekete geçer. İşte biz de bu sırada oyuna başlıyoruz ve Jack amcamızla bu zorlu görevinde el ele vererek yardımcı olmaya çalışıyoruz.
Siper Alma Tekniğimiz Biraz Klişe Olmuş
Evet, rakiplerimizin orta derece akıllarıyla başarabildikleri bir şey var : Siper. Rakiplerimizin takım halinde yardımlaşmaması, şaşırtıcı bir şeklide işimizi kolaylaştıracak gibi görünse de zorlaştırıyor. Çünkü karşımızdaki teroristlerin her biri ayrı hareket ettiğinden, siper aldığından, siz de ortaya tavuk gibi çıkamıyorsunuz. Bu nedenle sırtınızı sağlam bir yere verip, en iyi zamanda oradan çıkıp rakibinize kurşunları boşaltmalısınız. Ama Rainbow gibi değil bu siper alma olayı. Sadece C tuşuyla eğilip sırtınızı sağlama verebiliyorsunuz. Kamera o sırada 3.şahısa geçmediğinden gelen teroristleri görmeniz çok zor. Buna yavaş yavaş tecrübe kazandıkça alışacaksınız, fakat siper alma tekniği geliştirelemez miydi, tabii ki geliştirilirdi. Ancak oyunda gerekli olan en önemli şeyi önemsememeleri bizim de oyunumuzdan hafifçe soğumamıza neden oluyor ya , hadi neyse…
Gelelim Silahlara
Silahlarımızdan işinize en fazla yarayacaklarını şöyle listeleyebiliriz;
1- 9 mm normal
2- Taramalı MGS
3- Uzi
4- Pompalı
5- El bombası
6- Şok bombası
Şimdi taramalı neden ikinci sırada da 9mm ilk sırada diyebilirsiniz. Çünkü, oyunumuz gerçekçilik konusunda iyi olduğu için namlumuz her ateş edildiğinde yukarı kalkıyor. Taramalı da çok seri ateş ettiğinden, namlu ile hedefi tutturmak zor ama buna rağmen iyi can götürüyor taramalı. 9 mm ise hem seri ateş ediyor, hem de namlu pek hareket etmiyor, bu nedenle hedefi daha rahat vurabilirsiniz.
Pompalının ise namlusu ateş edildiğinde neredeyse tavana kalktığından, dördüncü sıraya aldım onu. Ama hedefi bir kez tutturursanız anında rakibinizi öldürebilirsiniz.
Şimdi de sizlere birkaç öneri ;
1- Pompalıda zaten kurşununuz az, bu nedenle asla hızlı ve sürekli yer değiştiren bir rakip için pompalınızı kullanmayın. Hem hedefi tutturamazsınız, hem de kurşun boşa gider. Yavaş veya hareket etmeyen rakipler için pompalıyı kullanın.
2- Hızlı ve hareket edenler için ilkönce 9 mm’yi, kurşun bittiğinde taramalıyı kullanın.
3- Şok bombasının UT 2003 teki birkaç silahlar gibi kurşunları duvardan yavaşça dönüyor. Şok bombasını kullanabildiğiniz kadar az kullanın. Çünkü kendinizi vurmanız mümkün.
Grafiklerimiz ise Harika
Grafiklerimiz Rainbow gibi çok iyi olmasa da oyuncuyu ekrana kilitleyebilecek türden. Zaten oyun patlama, silah ve su efektleri üzerine kurulduğundan grafikler gözümüze çok hoş geliyor. Oyunumuzun tartışmasız en iyi artısı grafiklerdir.
Seslerimiz de Fena Sayılmaz
Seslerimiz çok güzel ama biraz daha gerçekçi olsaydı daha hoş olurdu. Biz de oyuna tam olarak kilitlenmiş olurduk. Biraz daha çaba gösterselermiş biz de görmezden gelebilirmişiz…
Minimum requirements:
Processor: 1.5 Ghz
Operating System: Windows 2000, Windows XP
Memory: 512 MB RAM
DVD-ROM Drive: X6
Harddisk Space: 1 GB
Video: 64MB DirectX 8.1 compatible graphics card (GeForce 3/Radeon 8500/similar with pixel shader and vertex shader support)
Audio: DirectX compatible sound card
Direct X 9.0c (included on DVD)
------------------------------------------------------------------------------------------
Recommended requirements:
Processor: 2.5 Ghz
Operating System: Windows 2000, Windows XP
Memory: 1024 MB RAM
DVD-ROM Drive: X6
Harddisk Space: 1 GB
Video: 256MB DirectX 9.0 compatible graphics card
Audio: DirectX compatible sound card
Direct X 9.0c (included on DVD)
------------------------------------------------------------------------------------------
İnceleme ve Ekran Görüntüleri:
Yarış oyunları simülasyon ve arcade olarak ikiye ayrılır. Toca Race Driver gibi yapımlar, sürüş gerçekçiliğini ön planda tuttukları için oyuncuları bir hayli zorlarlar. Öyle ki arcade’lerde unuttuğumuz frenleri, simülasyon oyunlarında, gazdan daha fazla kullanmamız gerekir. En ufak bir bariyere sürtmemiz bile, aracımızda ciddi hasarlara yol açabilir. Neticede sürüş dinamiklerimiz etkilenir ve düz yolda bile ilerleyemez konuma düşeriz. Arcade oyunların en büyük özelliği ise eğlenceyi ön planda tutmalarıdır. Bu yüzden sürüş gerçekçiliğinden ve bazı fizik kurallarından ciddi derecede fedakarlık edilir. Saatte 200 KM hızla duvara çarpıp, yarışa devam edebileceğiniz tek tür arcade oyunlardır. Geçtiğimiz günlerde satışa sunulan Crashday’de eğlenceye yönelik yapımlardan bir tanesi. Geçtiğimiz Ocak ayı sonunda demo’su ile dikkatleri üzerine çeken yapım, şimdi tamamlanmış olarak sabit disklerimize kurulmaya hazır.
Tıpkı Stunts
Çocukluğumun en sevdiğim yarış oyunlarındandı, tek disketlik Stunts. O yıllara göre göze hoş gelen grafikleri, içerdiği otomobil seçenekleri ve kullanıcıya verdiği hız hissi ile Stunts, küçük bedenimdeki büyük yarışçıyla aynı dilden konuşuyordu. Aradan yıllar geçti ve Crashday, Stunts’da bulunan bir çok özellik ile satışa sunuldu. Yapımcılar da eski yapımdan etkilendiklerini gizlemiyorlar çünkü yapımda Stunts’a ait bir dolu fikir bulunuyor.
Ayağımı yerden kessin yeter
Crashday son derece hızlı bir videoyla ekranı şenlendiriyor. Birbirine çarpan, rampadan fırlayan, taklalar atan, yere çakılan, patlayan otomobilleri, içinizdeki trafik canavarının gözleriyle(!) büyük keyif ile izliyorsunuz. Ardından gayet sade tasarlanmış menü karşımıza geliyor. Burada ilk göze çarpanlar Track Editor, Mini Games ve Career Game oluyor. Bunların haricinde Single Event, Multiplayer, Replays ve Options var. Şimdi bunlardan kısaca bahsedelim.
Options’da alışık olduğumuz ayarlarımızı yapıp, Replays’a tıklıyoruz. Burası oyunda geçirdiğiniz keyifli anları tekrar izlemek için hazırlanmış. Böyle bir oyunda birbirinden komik birbirinden eğlenceli hatıralar geçirebilirsiniz. Açıkçası her yarış oyunu için olmasa da Replays, Crashday için gerekli bir öğe. Multiplayer ile Crashday’in keyfini arkadaşlarınız ile yaşayabilirsiniz. Geldik Single Event’a. Burada kendi seçeceğiniz yarış türü, pist ve araç ile birbirinden zorlu rakiplerimizle müsabakalara katılıyoruz. İçerdiği yarış türleri gerçekten çok ilgi çekici. Sırasıyla bahsetmek gerekirse, ilk olarak Wrecking Match’tan bahsedelim. Bu mod’da rakiplerimizi ister çarparak, ister ateş açarak parçalamaya çalışıyoruz. Önceden belirlenen parçalama adetine ilk ulaşan yarışmacı, müsabakayı kazanmış oluyor. Stunt Show ise araçlarımız ile çeşitli akrobatik hareketler yapıp, puan kazanmaya dayalı. Rampalardan atlayıp, havada defalarca takla atarak ya da içinden geçtiğimiz tünelin tavanını kullanarak, aynı doğrultuda 360 derece dönerek puan kazanabiliyoruz. Burada da önceden belirlenmiş rakama ilk ulaşan yarışmayı birinci bitiriyor. Hold the Flag, bir çok FPS oyununda karşılaştığımız bir mod’un otomobil yarışına uyarlanmış hali. Bildiğiniz Capture to Flag oyununda olduğu gibi, yani bayrağı alıp kaçmaya dayanan bu oyunda kazanmanız, bayrağı taşırken Checkpoint’lerden geçmenize bağlı. Race mod’u belki de oyunun en sıradan bölümü. Yapmanız gereken bildik yarış kurallarını kullanarak yarışmak. Pass the Bomb’da ise arabanızın üzerinde bir bomba kurulu. Diğer araçlara dokunduğunuz anda bomba diğer araca geçiyor. Burada yapmanız gerek bombayı mümkün olduğunca az taşımak ve rakip araçlarda patlamasını sağlamak. Bomb Run mod’u çok güzel düşünülmüş! Yurt dışında Speed olarak gösterime giren, ülkemizde ise Hız Tuzağı adıyla bilinen filmdeki mantık ile Bomb Run aynı! Tüm araçların üzerine bir bomba yerleştirilmiş. Sizden yapmanız istenen, belli bir hızın altına düşmemek. Eğer düşerseniz, bomba patlıyor ve yarış dışı kalıyorsunuz. Yani hem belli bir hızın altına düşmeyeceksiniz, hem de rakiplerinizden önce parkuru tamamlayacaksınız. Test Drive ise adından anlaşılacağı gibi test sürüşü. Bu mod’da istediğiniz gibi parkurları dolaşmakta özgürsünüz. Rakibiniz yok.
Single Event’tan çıkıp Mini Games’e baktığımızda, bu bölümün özelliğinin ufak müsabakalar içermesi olduğunu görüyoruz. İlk seçeneğimiz Long Jump. Kış sporlarından bir alıntı olan Long Jump’da, aracımızla uzun bir yokuş inip, ardından kısa bir rampa tırmanıyoruz. Böylelikle hız alıp girdiğimiz rampadan fırlayarak çıkıyoruz. Burada amaç en uzağa düşebilmek. Nitro kullanımına da izin verilen bu bölüm kısa ama gayet eğlenceli. Vehicle Blast’ta ise süremiz bitmeden parkuru tamamlamaya çalışıyoruz. Düz olan parkur için verilen süre aslında yeterli değil. Yapmanız gereken nitronuzu etkili kullanarak yarışı zamanında tamamlamak. Mini Games’teki açık olan son mod ise Checkpoint Chase. Kayak sporlarından fikir alınarak hazırlanmış bu bölümde, sağlı sollu checkpoint’lerin arasından geçmeye çalışıyoruz.
Career Game, isminden anlaşılacağı gibi oyunun kariyer mod’u. Size bazı yarışlar sunuluyor, onları bitirip, yeni yarışlar açıyorsunuz. Bunlardan kazandığınız puanlarla çeşitli modifiye araçları satın alıyorsunuz. Single Event’ta ne kadar seçenek varsa kariyerde de o bölümleri oynuyorsunuz.
Kendi parkurunun kralı
Menüdeki seçeneklerden belki de en alışık olmadığımız ismi Track Editor. Burada oyun içerisindeki her materyali kullanarak, kendi yarış pistlerinizi hazırlayabiliyorsunuz. İster gaz pedalından ayağınızı çekemeyeceğiniz kadar hızlı bir parkur tasarlayın ister de arazi şartlarında, tümseklere, çukurlara girip çıkın. Herşeyiyle siz ait bir pist. Kullanabileceğiniz materyaller de oldukça zengin. Rampalardan parçalanmış yollara, tünellerden çeşitli tuzaklara kadar onlarca öğe, kendi yarış alanınızı şekillendirmeniz için size sunulmuş durumda!
Menüleri ve oyun mod’larını tanıttıktan sonra nihayet sıra geldi yarışa. Aslında yarış demek gerçekten de lafın gelişi çünkü Crashday’de yarışmıyoruz ki, savaşıyoruz! Örnek olarak Wrecking Match’de araçlarımızın kenarına bir minigun yerleştiriliyor. Bize düşen rakiplerimizi silahlarımız ile patlatmak! Tabi bu yarıştan önceki ayarlarda silah seçmeyi kapatırsak, işler biraz daha Destruction Derby havasına dönüyor. Eski oyuncular bilirler. Destruction Derby’de, yuvarlak bir arenada otomobiller birbirlerine çarpışıyor ve en son hayatta kalan müsabakayı kazanıyordu. Eğer Crashday’de silah seçimini kapatırsanız, rakip otomobillerle çarpışmaktan başka çareniz yok.
Bir kere oyunun hasar modellemeleri çok başarılı. Need for Speed serisi oynamaktan unuttuğumuz hasar modellemeleri, Crashday ile çok şahane bir şekilde hafızalara kazınıyor. Yani tamamen hasarsız, sıfır bir otomobili görsel olarak adeta bir hurdaya çevirebiliyoruz. Görsel olarak dememin sebebi, hurdaya çıkmış bir aracın kolay kolay yol alamayacağıdır ancak yazının başında yaptığım simülasyon ve arcade tanımı gereğince, Crashday’de paramparça bir araçla bile yarışmak mümkün.
Oynanabilirlikten bahsedecek olursak, yapımın en büyük eksiği burada cereyan ediyor. Açıkçası çok kötü bir oynanabilirliği yok ama çok da başarılı bir oynanış da vadetmiyor. Bunun en önemli sebebi dönüşlerde yaşadığınız hantallık. Yani böylesine arcade bir oyunda bile dönüşlerin bu kadar ağır olması çok şaşırtıcı. Ben bu oyunu oynarken yanımdaki makinada Arda, Toca Race Driver 3’ü oynuyordu. Açıkçası TRD 3, simülasyon oyunu olmasına karşın, arçaların dönüşleri Crashday’e göre çok daha dinamik olduğunu gördüm! Maalesef bu yönden Crashday biraz eksi puan alıyor.
Grafikler ve seslere gelince, evvela görüntülerin başarılı olduğunu söylemek gerek. Çok detaylı değiller ama iyi görünüyorlar. Bunun en büyük nedeni ise oyunda kullanılan renkler. Bir çok arcade’de olduğu gibi cıvıl cıvıl renkler değil, son derece gerçek hayatın içindeki, soluk renkler kullanılmış. Bunun haricinde hasar modellemeleri oldukça göze başarılı. Ayrıca görsel yönden bir artı da kokpit kamerası sayesinde geliyor! Son zamanlarda bir çok yarış oyununda atlanan bu kamera, Crashday’de mevcut! Sesler için söylenecek çok birşey yok. Seslendirmeler kulağı tırmalamıyor. Araçların sesleri gerçekçi. Burada asıl artı müziklere geliyor. Bu konuda oyunun yapımcı firması Moon Byte Studios başarılı olmuş.
Oyunla ilgili genel kanımız olumlu. Crashday, rakiplerinde çok fazla göremediğimiz hasar modellemesi üzerine kurulu bir oyun. Tabi hal böyle olunca iş sıradan bir yarış oyunundan çok çarpışmalı ve parçalamalı bir hal alıyor. İşte Crashday de tam böyle. Ayrıca geniş ve eğlenceli mod’ları, oyunun oynanma süresini bir hayli artıracak. Kokpit kamerası da, bir çok yapımda olmadığı için Crashday’e artı puan kazandırıyor. Alıp oynarsanız, eğlenceli vakitler geçireceğiniz muhtemel. Buna karşın gerçekçiliğin ön planda tutulduğu bir yarış oyunu arıyorsanız, şu sıralar Toca Race Driver 3’ü deneyebilirsiniz! Oyuna dalıp gerçek hayatı unutmayın…
------------------------------------------------------------------------------------------
OYUN İNCELEMESİ
Oyunumuz MMORPG bir yarış oyunu. Yani internet üzerinden yarışlara katılabiliyor gerçek insanlarla yarışabiliyoruz. Kendi arabamızı alabiliyor Modifiye edebiliyoruz.Bu oyunun en iyi yanı ise ücretsiz olması.
Oyunu kurduktan sonra masa üstüne gelen simgeyle oyunu başlatın otomatik olarak updateler başlayacaktır bu sırada sizde free register yazısını tıklayarak ücretsiz kayıt olunuz, oyunana girerken ID ye username inizi yazacaksınız. Updata yaklaşık 750 mb yani oyun için toplam 1.25 gb indirmiş oluyorsunuz.
Oyunda gerçek para kullanacağınız tek yer bazı arabaları ve bazı parçaları satın almak için bunların da çoğunu oyunda kazandığınız para ile de alabilirsiniz.
Project Torque'e pek çok mod bulunuyor. bunları saymak gerekirse
Arcade:
Arcade fizik kurallarıyla yarışıyoruz. pek çok pist mevcut.
Simulation:
Simulasyon fizik kurallarıyla yarışıyoruz. Off road pistiydi sokak pistiydi falan pek çok pist mevcut. Eğer bu yarışlarda Ghost modu kapalı ise arabalar birbirine çarpabiliyor zarar verebiliyor. bazen arabanızı onarmanız gerekiyor.
Thunder Alley:
Nascar pisti tarzı oval pistlerde dön babam dön kıvamında buggie arabalarla yarışıyoruz. Oyunda en çok puan ve para getiren bölüm burası. Burada ayrıca pit-stop kırmızı bayrak elektronik sesle konuşup sinir eden co-pilot bozması herifler falan gerçek yarış atmosferini sağlayan herşey var. Mesela bir kere tam pit stop alnının girişini az geçtim bu amca bana benzin bitti la pitstopa gir de bir el atsınlar dedi. bir tür benzin bitti bitecek halde bitirdim.
Explorer:
Bu modda şehir içinde dolaşarak çeşitli objeleri toplamaya çalışıyoruz. Ara da bazen araba salalnıyo ekran tes dönüyo öle artistikleri var aklıma nokia'lardaki snake oyunun getiriyor hep.
Capture the Flag:
En zevkli tadından yenmez insanın oynadıkça oynayasını getiren modlardan bir tanesi. sırf bu mod için bile oynanır bu oyun. Bu oyuna başlarken tüm arabalar sırt sırta başlıyor ve bir bayrak var o bayrağı kapan rastgele oluşan bir kapıdan geçerek puan lıyor. Tabi diğer arabalar da bu adama toslayıp bayrağı kapmaya çalışıyor. eğer uyanıklık yapıyım kapının ortasında bekliyim falan derseniz oyun sizi çarpıyor bu oyun kelimelrle anlatılmayacak kadar zevkli. ne hinlikler ne cinlikler yapılıyor bayrağı almak için. mesela bir kere şöyle bir şey oldu ben ilerliyorum büyük bir tır var ancak az geriye gitmiş duvara yaklaşmış bayrak sahibi arkasından geçecekti tam geçerken biri geldi önden vurdu tıra adam arkada sıkıştı. ve 15 20 araba tek arabaya doğru kaydı birbirinin üstüne çıkanlar falan tam bir şamataydı Bu oyunda tabi puan sadece kapıdan geçerek toplanılmıyor bayrağa ne kadar yakın sürerseniz bayrak sizdeyken ne kadar fazla yol alırsanız o kadar puan alıyorsunuz.
Drift
Adı üstünde drift yaparak puan topluyorsunuz. Alacağınız bir driftmeter gibi bir parçayla uygun drift açısını yakalamaya çalışıyorsunuz.
Oyun modlarından eğlencenin ne kaar üst seviyede olduğu anlaşılmıştır. Bunun yanında lisans oalyı da var oyunda başka simulasyon oyunalrında n alışık olduğumuz. BU lisanslarla yeni arabalar pistler vs. açıyoruz. Ayrıca tek kişilik görevlerde.
Peki bu oyun bu akdar eğlence bile tek başına yeterken nasıl grafikler yapmış? mükemmel grafikler yapmış. İlk başta grafikler orta seviye gibi görünsede ayarlardan sona getirdiğinizde Ücretsiz bir oyundan beklenmeyecek kadar üst seviyede grafiklerle karşılaşacaksınız. Oyunda hızı daha iyi hissetmemizi sağlayan motion blur vs. herşey var. Bu arada bir bilgi veriyim gerçek hayatta o motion blur olayı olmaz. Ancak çoğu kişi o hızları ancak tv veya başka bir şekilde gördüğü için gerçek hayatta da o hıza ulaşınca görüntünün yanlarının bulanacağını falan sanır. Ama yinede oyuna gerçekçilik katıyor zevk veriyor o ayrı. Oyunda ayrıca Tv'dkei gibi hafif bir karlanma efekti de var ben kullanmıyorum ama isteyen kullansın.
Oyunda hasar modellemeleri de çok başarılı arabaların boyaları sıyrılıyor parçaları kopuyor motordan duman çıkıyor dah aneler neler çok harika olmuş bu hasar modellemeleri de. BAzı ücretli oyunlarda hasar omdellemesi olmazken ücretsiz bir oyunda bu kadar iyi grafikler hasar modellemeleri falan beni oldukça şaşırttı.
Gelelim oyunlardaki arabalara. Oyunda gerek lisanslı gerek lisanssız pekçok araba bulunuyor anack bu lisanssız arabaları da ilk görüşte tamam bu araba diye anlayabiliyorsunuz.
Oyun +18 standardı vardır 18 yaş altı oynamasın korku oyunudur ve rip'lidir bilginize.
Oyun Hakkında
Kan, vahşet, ölüm, MANHUNT…
Grand Theft Auto’nun yapımcılarından; oyun tarihinin belki de en kanlı oyunu karşınızda. Bu oyunda, cinayet işlemenin, adam öldürmenin bin bir türlü yolunu öğrenecek, oyun boyunca bulduğunuz her cismi potansiyel bir cinayet aracı olarak kullanmaya çalışacak, adam öldürmenin tadını aldıktan sonra farklı şeyler denemeye, hızlı öldürmek yerine yavaş ve en vahşi olan cinayet şeklini aramaya başlayacaksınız… Bu söylediklerim midenizi bulandırmaya yettiyse yazıyı okumayı bırakabilir ve bu oyundan ebediyete kadar uzak durabilirsiniz. Çünkü bu oyun, yeri geldiğinde vahşetin sınırlarını sonuna kadar zorlayabiliyor.
Manhunt, isminden de anlaşılacağı üzere bir “insan avı” oyunu. Oyun boyunca çeşitli görevleri yerine getirsek de temelde, karşımıza çıkan her insanı öldüreceğiz. “Adam öldüreceğiz” kelimesi artık günümüz oyuncularına çok sıradan gelse de bu oyunda “adam öldürme”nin kesinlikle sınırı yok. Yeri gelecek sadece bir çöp poşetiyle, yeri gelecek bir bıçakla insan katletmenin bin bir yolunu arayacağız. Açıkçası oyunu farklı kılanda bu farklı öldürme şekilleri…
Oyunumuzda yönettiğimiz karakter olan James Earl Cash, idama mahkum edilmiş azılı bir suçludur. İdam masasına yatırıldığında beklenmedik bir şey olur ve “The Director” ismindeki garip bir kişi kendisine (ve dolayısıyla bize ikinci bir şans tanır. “Director” ismindeki bu gizemli kişi oyunda bizim patronumuz olmaktadır ve onun dediklerini yapmaya mahkumuzdur. Oyun boyunca bize direktifler vererek gitmemizi istediği yerlere yollasa da aslında bizden asıl istediği cinayet işlememizdir. Anlaşılacağı üzere biraz (biraz mı?!?) sapık ruhlu olan patronumuz, bizi çeşitli mahallelere göndererek çoğunluğunu serserilerin oluşturduğu çete elemanlarını teker teker öldürmemizi istemektedir. Ancak bu ufak katliam işini yapmak için, diğer oyunlardan alıştığımız gibi küçük bir orduya yetecek kadar silahı kuşanıp, yollara düşmüyoruz. Hatta tam tersi oyuna çıplak elle başlıyoruz. Oyun boyunca bulacağımız çöp poşeti, cam parçası, baseball sopası, levye gibi sıradan cisimler bizim potansiyel ölüm araçlarımız olacak. (Hmm ilginizi çekmeye başladı değil mi ?)
“En büyük dostum karanlıktır.” (James Earl Cash)
Oyundaki en önemli unsur gizlilik. Bunu sağlamak için sadece ışıktan kaçıp, karanlık ortamlara saklanmamız yeterli olmuyor. Çünkü koştuğumuzda veya çevredeki herhangi bir cisme çarptığımızda (bunlar yeri geldiğinde bir çakıl taşı da olabilir ya da yeri geldiğinde bir varil de...) çıkardığımız sesten birileri huylanabiliyor ve bizi görebiliyorlar. Tabi ki bu olayı bazen rakiplerimizi tuzağa düşürmek için de kullanabiliyoruz. Yani oyunda çevreyle etkileşim üst düzeyde. Yerde bulduğumuz bir şişeyi aksi yöne atıp rakibimizin ilgisini ters yöne çekince arkasından sinsice yanaşıp gırtlağını kesmemiz çocuk oyuncağı. Aslında bu oyunda sayısız cinayet işlememize rağmen önemli olan şey görünmemek ve duyulmamak. Elimizde sağlam bir silah olduğunda, rakibimizin karşısına dikilip, dövüşerek de öldürebiliriz ama ona tuzak kurup, peşine takıldıktan sonra sinsice öldürürsek (ki patronumuz aşırı vahşet içeren cinayetlerden daha çok hoşlanır) bu hem daha kolay oluyor, hem de daha çok “style” puanı kazanabiliyoruz. Ayrıca oyunda yönettiğimiz karakter olan “Cash” çok güçlü bir karakter olmadığından, elinde hatırı sayılır bir silah yoksa dövüşmeyip kaçmak en mantıklısı.
“Style” puanı demişken biraz da bundan bahsedelim. Oyunda rakiplerimizi öldürmenin sınırsız yolu var. Daha önce de belirttiğim gibi ister karşısına dikilip kavga ederek çıplak elle öldürün, ister etrafta bulduğunuz taş, sopa, tel gibi aletlerle öldürün ama yeter ki öldürün! Oyunda sessizlik ve gizlilik ön planda olduğundan, genelde öldürme olaylarımızı karanlık bir yerde kurbanımızın önümüzden geçip gitmesini bekleyerek, sessizce peşine takılıp, arkasından işini bitirerek yapmamız daha mantıklı. Zaten oyunun temel prensibi bu tarz cinayetler. Bunlara oyunda “instant kill” deniyor ve bunlar hem daha çok “style” puanı kazandırıyor hem de kana susamış oyun severlere beğenecekleri tarzda şovlar sunuyor!
Oyunun kurulumu: indirdiğiniz rar dosyasını açın rar şifresini girdikten sonra rar dosyasının içindekileri bi dosyaya çıkarın sonra rituel.ace diye bi dosya var o çıkacak onun içindeki dosyalarıda aynı dosyaya çıkarın setup var ona tıklayın oyun kurulacak ayrıca zaten anlatımı içinde mevcut iyi oyunlar.
Başarılı Türk oyununun yeni çıkan 0.960 versiyonu.Crack mevcuttur,test edilmiştir
Savaş, bütün Calradia üzerine bir kara bulut gibi çökmüştür. Üstelik, bu savaştan herkes nasibini alacak ve hayatta kalmak için tüm insanlar uğraş vereceklerdir. Avcısından, tüccarına, köylüsünden çiftçisine kadar herkes tek bir amaç uğruna mücadele edeceklerdir, savaştan sağ olarak kurtulabilmek. Sadece ileri gelen savaşçılar değil, haramiler ve soyguncular da tehdit oluşturmakta, insanlara zarar vermektedirler. Artık devreye girme ve Calradia�da hayatta kalmanın yanında tekrar barışı sağlama zamanı gelmiştir. Bu kavganın en önemli kahramanı da biz, daha doğrusu oluşturacağımız karakerimiz olacaktır
Crack Yapımı:
Dosyaları rardan çıkartarak oyunun kurulu olduğu dizine atın.Uniloader.exe yi çalıştırın ve gelen uyarılara ok diyip geçin.Sonra tekrar açın ve Serial Numaranızı Girin e tıklayın sonra da manuel aktivasyona tıklayın.Alttaki serial boşluğuna;
AAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAA yazın.Ok ladğınızda ise At&Kılıç aktivasyon başarılı diyecektir.İyi oyunlar…